“Konversiyon (Döndürme)” bir hastalıktan ziyade aslında psikolojik bir savunma mekanizmasıdır. Psikolojik stresin somatize edilmesidir. Savunma mekanizmaları, hepimizin farkında olmadan kullandığımız, ruhsal yapımızı iç çatışmalarımızın yarattığı sonuçlardan korumayı amaçlarlar. Fazla kaygıyı azaltmayı amaçlar. Benliğin/Egonun bir işlevidir. Ancak bu “koruma” gerçekleşirken bazı olumsuz sonuçlar da ortaya çıkabilir.
Konversiyonda, bir psikososyal stres faktörüne maruz kalan bireyde nörolojik fiziksel bir hastalık olmadan bir takım nörolojik belirtiler ortaya çıkar. Örneğin, eşinden veya patronu tarafından şiddete maruz kalan ve bunlara karşı kendini koruyamayan bir kadın bayılmaya başlayabilir. Hasta, bu durumun yarattığı stres ve sıkıntıdan, bayılarak bir nevi uzaklaşmış ve kendini korumaya almış olur. Zaten stres durumunda kişi ya kaçar, ya saldırır yada bayılır. Böyle bakıldığında bayılma her ne kadar kötü bir durum gibi görünse de kişi kendisini korumaya almıştır.
Bu hastalar toplum tarafından hatta acilde görev yapan sağlık personelleri tarafından bile bilerek isteyerek, numara yapıyor gibi muamele görmesidir. Oysaki birey nörolojik belirtileri bilerek, farkında olarak ve isteyerek yapmaz. Bu yaşananlar bilinçaltıyla alakalıdır ve kişinin bundan haberi yoktur.
Konversiyon bozukluğu, bu savunma mekanizmasının çok sık kullanılarak kişinin işlevselliğini bozmasıyla ortaya çıkmaktadır. Konversiyon bozukluğu herhangi bir nörolojik işlev ile ilgili olabilir. Görememe, sağırlık, kolda bacakta uyuşma, kolun ya da bacağın tutmaması, konuşamama, yürüyememe, baş dönmesi gibi çok çeşitli belirtiler bulunur. Her hasta hastalığını biraz kullanabilir. Bu hastalarda belirtileri ortaya çıktıktan sonra içine girdiği hasta rolünü ve gördüğü hasta muamelesi benimserler ve bunu devam ettirmek isterler. Buna ikincil kazanç denir. Örneğin kişi işsizlik baskısından kurtulmak için sık sık bayılmalara devam edebilir. Bu durum tedaviyi de güçleştirmektedir.
Konversiyon bozukluğuna depresyon kaygı bozuklukları gibi başka psikiyatrik bozukluklar da eşlik edebilir. Bu durumda ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte kullanılması daha etkili olmaktadır.