Panik bozukluğu, ölüm hissinin eşlik ettiği yoğun kaygı atakları olan beklenmedik panik ataklarla giden bir rahatsızlıktır.
Panik Bozukluğunun ne olduğunu anlamak için öncelikle panik atağın ne olduğunu anlamak gerekir.
Panik Atak: Yaşamı tehlikeye sokan bir durumla karşılaşıldığında beden kendisini korumaya almak adına korku anlarında tetiklenen bir dizi reaksiyon gerçekleştirir.
Panik atağı kalbin hızlı çarpmasına, hızlı nefes almaya, vücuttaki kan dağılımının değişmesine bağlı derinin bembeyaz olmasına, ağız kuruluğuna, karında kramplara neden olabilir.
Beden tehlike anında yaşamsal organlara giden kan miktarını artırmaya çalışmaktadır.
Panik ataklar herhangi bir tehlike anında ortaya çıktığı anda bu olağan bir durum olarak karşılanabilir.
Fakat bazen panik ataklar ortada herhangi bir neden yokken de ortaya çıkabilir.
İnsanların üçte biri 1 yıl içinde en az bir tane panik atak geçirir.
Panik atak geçirmek yalnız başına panik bozukluğu tanısı koydurmaz.
Panik atak bazı durumlarda bedenin verdiği olağan uyarılma halidir.
Tehlikeden uzaklaşmayı ya da tehlikeyle savaşmayı tetikleyen otomatik bir bedensel yanıttır.
Fakat birçok durumda panik ataklar insanın yaşantısını derinden etkiler ve yaşamın olağan akışını, iş hayatını, insan ilişkilerini, akademik ve ders başarısını etkileyebilir.
Panik bozukluğunda ortada herhangi bir neden yokken ani olarak ortaya çıkan, beklenmedik bir anda kendini gösteren bedensel belirtiler görülür.
Kişi kalp krizi geçirdiğini, kalbinin yerinden çıkacağını, felç geçirdiğini, delireceğini, kendisini kontrol edemeyeceğini düşünür.
Ataklar 5-10 dk. içinde başlar genelde 30dk'yı geçmez kendiliğinden sonlanır.
Kişi atakların nedenini açıklayamaz.
Rahatsızlığın başlarında genellikle acil doktoruna ya da kalp doktoruna başvurur.
İlerleyen vakitlerde kendiliğinden beklenmedik gelen panik atakların tekrarlayacağı korkusu sarmaya başlar.
Bu yönüyle rahatsızlık panik atak geçireceği korkusu halini alır. Kişi panik atağı geçireceğim diye çeşitli yerlerden ve ortamlardan kaçınmaya başlar.
Yalnız başına sokağa çıkmak, evde kalmak, yolculuk yapmak istemez.
Panik atağı geçirdiğinde yanında kimse olmayacağından korkar.
Kapalı alanlardan, çarşıdan, pazardan, panik atağı geçirdiğinde kaçamayacağı yardım isteyemeyeceği yerlerden uzak kalmak ister.
Bu da hayatın olağan akışında bozulmalara neden olur.
Kişiler derin bir korku ve endişe duygusu, boğulma hissi, baş dönmesi, kontrolünü kaybedeceği delireceği korkusu, çarpıntı, kalbin küt küt atması, ateş basması, kalp krizi geçirdiği korkusu, göğüs ağrısı, karın bölgesinde huzursuzluk, kramplar, uyuşukluk, gerçek dışı yaşantı gibi belirtiler yaşayabilir.
Boğulma, nefes alamama korkusu ve kaygı mekanizmalarının devreye girmesi ile soluk borusu genişler ve kişi hızlı nefes almaya başlar.
Panik atak sırasında kişi hızlı nefes aldığından kandaki karbondioksit düzeyi düşer, kişi boğulacağını düşünmesine rağmen kandaki oksijen miktarı normal seviyelerinin üstüne çıkar.
Buna bağlı olarak uyuşmalar, bayılmalar olabilir.
Atağın beklenmedik bir anda oluşacağına dair inanç beklenti kaygısına neden olur.
Bu nedenlerle kişi kendisini panik atağının tekrarlayacağını düşünerek bazı ortamlardan ve mekanlardan uzak tutar.
Beklenti kaygısı kişilerde yaşamın olağan akışının bozulmasına neden olur.
Beklenmedik panik ataklar gelişiyorsa ve bu ataklar kişinin yaşamını etkiliyorsa panik bozukluğu yönünden değerlendirilebilir.
Tanı ve tedavi için bir psikiyatriste başvurmak uygundur.
Panik Bozukluğu uygun ilaç tedavisi ve psikoterapi ile tedavi edilebilir bir hastalıktır.